WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın

Fatma’dır Benim Adım, Her Yeri Siler Parlatırım! 

Hasımlarının hiç beklemediği anda yapıyor bitirici hamlelerini… Yazarla başına oturduğu satranç tahtasında nasıl doğaçlama ilerleme arzusu duyuyorsa gerçek hayatta da aynı “gerçeğe uygunluk” düsturuyla hareket ediyor. Filin çapraz gitme zorunluluğu yerine cüssesini tanıyor mesela yahut atını doludizgin sürmek istiyor. İstediği kareye, dilediği anda… Hızlı, meşru ve pervasız bir katil Fatma… İtiyor, vuruyor, zehirliyor. Bazen yanlışlıkla öldürüyor, farkına dahi varmadan…

Nasipse Adayız, Akşama Gelip Oyunuzu İsteyeceğiz!

Her şey bu kadar saçma ve bu kadar pamuk ipliğine bağlı! Çünkü Haydar, Hıdır, Zeynel, Düzgün isimlerinin havada uçuştuğu, Sivas, Erzincan, Malatya, Dersim ittifakının kurulduğu o salon da siyasete sağdan çok farklı bakmıyor. Yemekler yeniyor, rakılar içiliyor. Sonra hadi bize eyvallah!

Metot: Gri Gömleklere Beyaz Yakalar!

Empati meselesine vurgu yaparak sona eren metin karakterleri kadar seyirciyi de kıran kırana bir iş görüşmesinin atmosferine taşıyor. Böylece seyirci hem büyük vakayı, işaret edilen bilmeceleri çözmeye, yapbozu tamamlamaya çalışırken hem de karakterlerin derinliklerinde kendi kuytularını keşfe çıkıyor.