Merve Kült: Adı Kült Kendi Değil!

Netflix’in yerli romantik güldürüsü Merve Kült seyirciye sunuldu. Cemal Alpan’ın yönettiği film Ceylan Naz Baycan’ın romanından uyarlama. Soyadı Kültür olan, annesiyle Kültür Apartmanı’nda yaşayan bir genç kadının modacı olma hevesini işleyen filmde başrolleri ise Ahsen Eroğlu ile Ozan Dolunay üstlenmiş.

Aşk ile nefreti ayıran çizgi ve bir apartmanın eşiği

Filmin konusunu kısaca aktaralım. Annesi ile babası yıllar önce ayrılan Merve’nin (Ahsen Eroğlu) velayeti annesi Nevra’da (Zuhal Olcay) kalmıştır. Merve’yi annesine bağlayan aynı zamanda ömrünü geçirdiği Kültür Apartmanı ve sıcak komşu ilişkileridir. Başarılı bir gazetecilik geçmişi bulunan Nevra kızına ciddi bir yaşam sürmesi ve iş bulması konusunda baskı yapmaktadır. Modacı olmayı kafasına koyan Merve’nin yaşamı apartmanın satılmasıyla değişir. Evden çıkarılma kaygısı yaşamaya başlayan genç kadın bir yandan komşularından ayrı düşmek bir yandan hayallerine veda etme tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır.

Arkadaşlarıyla bir flört aplikasyonu geliştiren Merve uygulamayı satın alacak büyük patrona sunum yapar. Anıl Gürman (Ozan Dolunay) Merve’ye ve apartmana özel bir ilgi duymaktadır. Hesap peşine düşmüştür. Planın bir parçası olarak Merve’yi şirketinde işe alır ve ona olmadık işler verir. Merve artık aşk ile nefreti ayıran çizginin tam üzerinde, yıllarca yaşadığı apartmanın ise eşiğindedir.

Yeşilçam’dan devralınan miras gereği “Schrödinger’in kedisi” ve Merve’nin bekâreti

Merve Kült, Netflix’in yerli romantik komedi anlayışını birebir karşılayan bir yapım. Biraz havai, biraz geleneksel… Biraz sosyal gönderme biraz şaşırtmaca… Az buçuk sosyal mesaj… Derken yeni romantik komediniz servise hazır! Tabii bu reçeteye uygunluk, hazır ve nazır olma hâli filmdeki eksikleri ortadan kaldırmıyor. Filmin en büyük kusuru romantik komedilerde belli bir noktaya kadar tolere edilen rastlantılar. Gerçek dünyada karşımıza pek çıkmayan, “film bu” dedirten rastlantılar yapımın seyirciye geçip geçmemesini de belirliyor. Merve Kült’te bu ayar biraz kaçmış diyebiliriz daha doğrusu çifti bir araya getiren motivasyon kurulduğu intikam öyküsünü karşılamıyor. Gizemli zenginimiz Anıl Gürman’ın Kültür Apartmanı sakinlerinden intikam alma çabası bir filmi baştan sona taşıyacak yoğunlukta değil.

Diğer yandan Merve karakterinin de başarılı çizildiği söylenemez. On parmağında on marifet resmedilmiş; zeki ve özgün çağrılmış; birçok alanda becerileri, sorun çözme kabiliyeti ile öne çıkarılmış fakat Merve’miz şapkadan tavşan çıkartmıyor. Tarz diye sunduğu şey herkese kendisi olmasını öğütlemek, aplikasyon niyetine tasarladığı şey nihayetinde bir chat sitesi. Sitede kullanıcıların maske takması vs. pek yaratıcı sayılmaz. Üstelik maske takanın doğruları söyleyeceği fikri de tutarsız. İnsanlar artık maskeli maskesiz her şeyi söylüyor zaten! Çağ pervasızlık çağı! Sorun insanların yalan söylemelerinde değil sistemin onları topyekûn yalana itmesinde.

Merve apartmanın da birleştirici ögesi olarak dikkat çekiyor. Apartmanın bir ruhu var. Dayanışma, samimiyet, komşuluk gibi unutulmaya yüz tutan değerler Merve’nin elinde bambaşka bir hal alıyor. İnsanlar ona güveniyor, ona yardım ediyor, Merve’ye dostluk ediyorlar. Böylece yaşıtları dışında hemen herkesle geçinen sevimli bir Merve izliyoruz. Zekâ deseniz pırıl pırıl, gönlü deseniz zengin mi zengin! Tüm bu emarelerden hareketle Merve karakterinin, Yeşilçam filmlerindeki gibi başında halelerle belirdiğini söylemeye gerek yok. Bu durumu dönemin bekâret duygusunun korunma çabasına yorabiliriz. Merve, Anıl Gürman’ı dize getirmek üzere yola çıkmış, yitirecek değerleri bulunan, ancak o değerleri yitirmediği takdirde galip gelebilecek bir karakter. “Schrödinger’in kedisi” denklemini andıran bir durumu yaşıyor. Merve o yola girmeden bilemeyiz, yolda başına ne geldiğini filmin sonuna (baskın duygunun galibiyetine) kadar öğrenemeyiz. Merve bekâretini (samimiyetini, yardımseverliğini, yoldaşlığını) koruyacak, kendini beğenmeyenlere, ukalalara bir ders verecek. Sonrasında kol kola girecek ve perde inecek. 

Her şey sınıfsal, Merve’nin özgüveni de! 

Merve sürekli mesajlar veren bir karakter ve bu yönüyle âdeta kuşağının sözcülüğünü üstlenmiş durumda. Peki, bu nasıl bir kuşak? Nasıl adlandırabilir, hangi baş harfi yakıştırabiliriz? Z olmadığı kesin! Zira Z kuşağını geleneksel düşünce sistemlerinden, davranış kalıpları ve tepkilerden bağımsız tespit eden bir yorum dağı yükseldi bile! Z kuşağı kendi siyasetini kendi yapıyor, kendi realitesini kendi inşa ediyor dendi. İtaatkâr hatta sebatkâr olmadığı söylendi. Merve ise böyle biri değil. Bir kere gelenekleri yaşatıyor. Kendisi, özgür ruhlu ama kentin dokusunu savunuyor, ilişkileri savunuyor bir kere. Yalanlara karşı çıkıyor. Bu özellikleri günümüz gençlerinde pek görmüyoruz.

Merve’yi günümüz gençlerinden ayıran belki en önemli unsur sofistike bir yaşam sürüyor olması. Annesi ile birlikte düşmüş burjuva görüntüsündeler; kültürlüler ve bir şeyleri koruma kurtarma görevi sanki onlara verilmiş. Bu bir kibir göstergesi! Günümüzde idealist olmak, kültürlü olmak nasıl ki maddi anlamda kendini kurtaranlara yakıştırılıyorsa onlardan da sosyal hayatı ayakta tutmak, değerlere sahip çıkmak bekleniliyor. Çürüyen şehre hiç değilse manevi sponsor olmaları; sürekli söylenmeleri, şikayet etmeleri isteniyor.

Merve’nin verdiği toplumsal mesajlar ise yukarıda değinmeye çalıştığımız üzere “kendin ol”u aşmıyor. Gençlerin yılmaması gerektiğini; bağımsızlıklarını yitirmektense dirliklerini yitirmelerini, geçici saadetlere geleceklerini meze etmemelerini öğütlüyor, kısacası benimsenen çizgiden sapmaksızın yürümeyi. Bu Merve’nin, romantik komedilerden alışageldiğimiz “ailesinin sözünden çıkmayan kız” tiplemesine uymadığını, bu yönüyle daha genç işi bir karakter olduğunu öne sürebiliriz. Doğrusu bu durumu da aslında sınıfsal ve kültürel bir çıktı olarak yorumlamak mümkün. Zira romantik yaz dizilerinde esas oğlanının koluna giren esas kızın bugün artık esamesi okunmayan orta sınıftan türetildiğini görmekteyiz. Merve de orta sınıf ama annesi salt mülk sahibi değil, görgü sahibi, meslek sahibi, bir geçmiş sahibi. Doğuştan gelen bu özellikler Merve’yi etrafına ders veren, özgüveni tavan bir karakter yapıyor.

Oyunculuklar üzerine

Merve Kült’te ilk dikkat çeken şey afişte gördüğümüz Ahsen Eroğlu’nun Menajerimi Ara dizisinde şöhrete kavuşan Eroğlu’na pek benzememesi. Eroğlu mevzubahis dizide de -özellikle sonlarına doğru- kendi tarzına uygun kıyafetler giyiniyordu fakat auralar arasında ciddi bir fark var. Gözlük oyuncunun duygusunu epeyce değiştirmiş. Eroğlu nasıl derseniz? Her zamanki gibi… Çocuksu tavrıyla oynuyor. Çocuksu fakat gerektiğinde sorumluluktan kaçınmayan bir duyguda performans veriyor. Romantik sahnelerde de fena sayılmaz. Ozan Dolunay ile iyi bir çift olmuşlar. Dolunay kasıntı, Eroğlu ise ilgili ama özgüveni yüksek bir enerji sunmuş ve bu çatışmadan uyum çıkmış.

Zuhal Olcay’ı yeniden ekranlarda görmek hoş. Bu tip rollere yakışıyor. Sevimli komşular olarak izlediğimiz Arif Pişkin, Esra Akkaya ve Ferit Aktuğ da filme renk katmışlar.

Merve Kült için sözü noktalarken Netflix’in romantik komedilerinde izlenen matematiğe sadık kalındığını vurgulayalım. Daha sonra Merve şahsında apartmanın ve bir kültürün beka mücadelesine evrilen, ayakta kalma, sevdiği işi yapma, özgür yaşama çabasıyla sosyal bir mesaj da veriyor film. Ne kadar gerekli? Tartışılır. İzlenir mi? Vakit öldürmek için inşaat izleyen bir milletiz, neden izlemeyelim?

Haydar Ali Albayrak

Saçını Tarayanların Tarağı tarafından yayımlandı

Mahalle yanarken gözünü ekrandan, beyaz perdeden ayırmayanların sesi ve karbonmonoksit sinmiş soluğu... Televizyon, sinema, online platform... Gösteri dünyasının çeşitli mecralarında yayınlanan her türden film ve dizi hakkında eleştiri, inceleme... (Admin sinefil değildir)

Yorum bırakın

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın