WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın

Fatma’dır Benim Adım, Her Yeri Siler Parlatırım! 

Hasımlarının hiç beklemediği anda yapıyor bitirici hamlelerini… Yazarla başına oturduğu satranç tahtasında nasıl doğaçlama ilerleme arzusu duyuyorsa gerçek hayatta da aynı “gerçeğe uygunluk” düsturuyla hareket ediyor. Filin çapraz gitme zorunluluğu yerine cüssesini tanıyor mesela yahut atını doludizgin sürmek istiyor. İstediği kareye, dilediği anda… Hızlı, meşru ve pervasız bir katil Fatma… İtiyor, vuruyor, zehirliyor. Bazen yanlışlıkla öldürüyor, farkına dahi varmadan…

Edho’ya taze çamur ya da Abuzer Kömürcü’nün Rönesansı!

Bir iktidar aygıtı olan şiddetin kurumsallaştığını ve güçlü bir biçimde organize olduğunu görüyoruz. İş yerinde mobinginden mahalle baskısına, her türlü ötekileştirme gayretinden, sınıfsal şiddete değin birçok örneğine tanıklık ediyoruz. Acun’un varlığı mesela sınıfsal bir şiddettir, nafakasından tutun çocuğun isteğiyle dizi çekmesine değin…. Veya bornozla yatağa atlayan kebapçı Nusret’in cinsel organını görmemiz… Ama bizler yalnızca Çukur’u veya Edho’yu eleştirerek çocukları, gençleri şiddetten uzak tutabileceğimizi sanıyoruz.